Merhaba,
MUBI, “her gün bir film” şeklindeki yayın politikasından vazgeçti. Bir süredir bültende verdiğimiz tarihlerin tutmamasından, yayınlanacak denilen içeriklerin süresiz ertelenmesinden, filmlerin 30 günden az veya fazla yayında kalmasından ve arayüzdeki değişikliklerden bugünlerin geleceğinin sinyallerini almıştık zaten. Açıkçası her gece yarısı ekranımıza yeni bir film düşmesi hoşumuza gidiyordu ancak bunun, üzerine iyi düşünülmüş ve zamanla “iyi ki böyle olmuş” diyeceğimiz bir karar olacağına da inancımız tam.
Bu hafta MUBI’ye adanmış bir bölümümüz yok ancak öneri programımız devam ediyor. Bir arkadaşını bültenimize abone yapan herkese bir aylık MUBI üyeliği hediye ediyoruz. Abone olduğuna emin olduktan sonra arkadaşınızın bilgilerini gönderin ve üyelik kazanın.
Haftaya görüşmek dileğiyle.
Netflix
31 Ağustos: İnteraktif bir romantik komedi geldi: Aşkı Seç / Choose Love. Her şeye sahip görünen bir kadın, üç erkek arasında seçim yapmak zorunda kalıyor, daha doğrusu uzaktan kumandanızı kullanarak siz onun adına seçim yapıyor ve filmin devamını bizzat belirliyorsunuz. Fikir güzel de uygulama nasıl bakalım.
31 Ağustos: Japonya tarihinin en yüksek satış rakamına ulaşan manga serisinden uyarlanan One Piece, açık denizlerde geçen benzersiz ve efsanevi bir macera sunuyor. İlk sezon sekiz bölüm.
01 Eylül: Birlikte ilk yıllarını dolduran genç çift dışardan mükemmel görünse de kadın orgazm olamamaktadır. Arkadaşlarının gazıyla üçlü seks denerler ama bu sefer de kadın, hemcinsiyle daha mutlu olduğunu fark eder. Mutlu Son / Happy Ending, Hollanda yapımı erotik bir komedi.
01 Eylül: Matt Groening imzalı fantastik komedi Disenchantment, beşinci ve son sezonuyla veda ediyor.
01 Eylül: Kızıyla bir araya gelmek isteyen bir baba, eski karısını kaçırır ve polis ensesine biner. Bir Buçuk Gün / En dag och en halv, gerilimle dramı harmanlayan bir yol filmi.
06 Eylül: Roman kökenli 17 yaşındaki Gita ile ailesi, yıllarca İngiltere'de yaşadıktan sonra memleketleri Polonya'ya döner. Genç kız, babasının borçları karşılığında zorla evlendirilmek istenir ancak onun hayalleri başkadır: Âşık olduğu adamla birlikte çalışıp hip-hop müzisyeni olmak. Yüz Karası / Infamia, Polonya yapımı sert bir dizi.
06 Eylül: Tom Hardy’nin seslendirdiği beş bölümlük belgesel Yırtıcılar / Predators, beş tehlikeli türün, dünyanın farklı yerlerindeki yaşamlarını inceliyor.
06 Eylül: Brezilya’dan gelen polis komedisi Görev Başında / B.O., korkusuz polislerden oluşan bir karakola atanan ürkek ve acemi müdürün yaşadıkları üzerine kurulu.
06 Eylül: Komedi dizisi Tahir’in Evi / Tahir’s House, Suudi Arabistanlı bir ailenin balıkçılığı bırakıp bitki işine girmek ve yeni gelişen bu sektörün öncüsü olmak için gösterdikleri çabayı anlatıyor.
YouTube
İbrahim Büyükak, Exxen’e yaptığı İlginç Bazı Olaylar’dan sonra yönetmen ve senarist kimliğiyle ikinci dizisini tamamladı. Sponsor destekli Necati Başkadır, YouTube’da yer alıyor ve ortalama 10’ar dakikalık 8 bölümden oluşuyor. Her bölümde farklı konuya değinen skeçler mantığındaki senaryo; Türkiye insanının çeşitli halleri üzerinden şakalar yapma telaşında. Büyükak’a Binnur Kaya ve ahretliği Oğuzhan Koç’un eşlik ettiğini de ekleyelim.
Haftanın Kısası
Bültenimizde içeriklerine sık sık yer verdiğimiz National Film Board of Canada’nın (NFB.CA) yapımcılığını üstlendiği ve bu sene En İyi Kısa Animasyon Film kategorisinde Oscar'a aday gösterilen The Flying Sailor, büyük bir gemi kazasının ardından yaşamı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçen bir denizciyi konu ediyor.
Birlikte yaptıkları çalışmalarla daha önce iki kez daha Oscar’a aday gösterilen Amanda Forbis ve Wendy Tilby’nin elinden çıkan animasyonu The New Yorker’ın YouTube kanalından izleyebilirsiniz.
Film, diyalog içermediği için dil bariyerine takılma derdi de yok.
Ve Şimdi Haberler!
İkinci sezon finalinde Samantha’ya kavuştuğumuz And Just Like That…, 3. sezon onayı aldı.
Sam Levinson ve Weeknd'in tartışmalı dizisi The Idol iptal edildi.
Süper kahraman dizisi Moving, Disney+ ve Hulu'nun en çok izlenen Kore Orijinali oldu.
New Line'ın animasyon filmi Yüzüklerin Efendisi: Rohirrim Savaşı / Lord of the Rings: The War of the Rohirrim, 12 Nisan’daki gösterim tarihini 13 Aralık 2024'e erteledi.
Rotten Tomatoes, 25. yıldönümünü kutlamak için eleştirmenlerden son 25 yılın en iyi dizilerini listelemelerini istedi. Sonuçlar burada.
The Sopranos dizisinde Christopher Moltisanti'nin kız arkadaşı Adriana'yı canlandıran Drea de Matteo, OnlyFans hesabı açtı. Aylık 15 dolar karşılığında, 51 yaşındaki aktrisin sansürsüz pozları görüntülenebiliyor.
İçinde Yaşamak İstediğim…
Sevdiğimiz isimlere “içinde yaşamak istedikleri film ya da diziyi” sormaya devam ediyoruz. 63. konuğumuz Aytaç Kara, seçtiği diziyse One Tree Hill (2003-2012).
İçinde yaşamak/bulunmak istediğin film ya da diziyi seçmenin düşündüğüm kadar çabuk olmayacağını üstünde cidden düşünmeye başladığımda fark ediverdim resmen.
Aslında diziler üzerinden çıktığım arayışta aklım ilk olarak (gayet klişe biçimde) Lost’ta bitiverdi. Pek çok kişi gibi bana da “binge-watch” özelliğini aşılayan yapım kendisidir. Ama o karmaşanın içinde kaybolmayı, ada hayatını ve nihayetinde vardığımız noktayı gözüm yemedi. Bir ara daha güncel ve sürreal olsun diye düşünürken az daha The Boys’a varıyordum ama sonradan dizinin neden bu kadar sevildiğini hatırlayıp ondan da vazgeçtim. Derken aklıma bir anda One Tree Hill (2003-2012) geliverdi ve doğru hissettirdi. Zaten kendisi benim için Lost’un (finali düzgün) gençlik draması versiyonu sayılır.
Dokuz sezonu bulan One Tree Hill, mezuniyetle biten lise dizilerinden olmayıp tabiri caizse tam bir hayat deneyimi de sundu üstelik. Riverdale gibi kasabaya kuyruklu yıldız çarptırmadı belki ama onlarda da zombi kıyameti ve uzaylı saldırısı gibi belli birkaç felaket kalmıştı herhalde en son. Öyle fazlasında gözüm yok bu arada, Brooke Davis’in yakın arkadaşlarından biri olarak veya Nathan Scott’ın (hayır, Lucas değil) bir şekilde yanında kalarak grupta bulunmak işimi görür aslında. Gerisini, Dan Scott gibi kabir azabı örnekler de dâhil olmak üzere, elbet (bir şekilde) hallederiz nasılsa. Yeri geldi mi insan pek sevmem derim aslında ama elbette tozpembe geçmeyeceğini baştan bildiğimiz belli bir hayat deneyimine ve getireceklerine onlarla varım işte ben. Olacaksa hep birlikte olsun.
Vizyonda Ne İzlesem?
👹 Dabbetü'l-Arz: Kıyamet: Haftanın yerli cin filmi.
⚰️ Ölümüne Aşk: Murat Akkoyunlu ve Fulya Zenginer’in başrolleri paylaştığı bir komedi.
💶 Para Konuşur: Kickboks dünya şampiyonu Selçuk Kılıç’ın yeteneklerini sergilediği bir aksiyon filmi.
🤌🏼 Konuş Benimle / Talk to Me: Buldukları mumya eli sayesinde ölülerle iletişim kurmaya başlayan bir grup gencin başına gelenleri anlatan, olumlu eleştiriler almış bir A24 yapımı.
⚖️ Adalet 3: Son / The Equalizer 3: Denzel Washington’lı serinin yeni filmi. Antoine Fuqua bir kez daha yönetmen koltuğunda.
🇬🇧 Hırçın / Scrapper: Bu yıl Sundance’te Büyük Jüri Ödülü kazanan yapım, 12 yaşında hayalperest bir kız olan Georgie’nin Londra'daki yaşamını anlatıyor.
🤑 Para Avı / Kill Shot: 100 milyon dolar dolu bir çantanın peşinde koşulan aksiyon.
Ali Ulvi'den Vizyon Notları
"Çok Sert / Çok Duygusal"
İlk Adalet / The Equalizer filminin açılışında yazar Mark Twain'in, "insanın hayatında iki önemli gün vardır, biri dünyaya geldiği gün, ikincisi geliş sebebini bulduğu gün" sözünün seçilmiş olması, anti kahraman Robert McCall’u yeterince açıklıyordu. Bir emekli istihbarat ajanının özel dedektiflik günlerini öyküleyen, 1985-89 arası yayımlanmış TV dizisi The Equalizer'ın adı ve ana fikri alınıp, en fazla adalet aranan günümüz dünyasına uyarlanmış bir üçleme bu.
Hayatının odak noktasında ‘zamanlama’ ve geçmişi hatalarla dolu olan bu sürprizli adam, inisiyatif kullanarak tamamıyla çaresiz durumdakiler için adalet terazisinin dengelenmesini sağlıyor. Bireysel hareket etmeye itiraz edip onu faşizan bulan kim varsa, kendi içindeki McCall’u dinlesin!
İlk Gün / Training Day'den bu yana her bir araya geldiklerinde dikkate değer filmler çeken Antoine Fuqua ile Denzel Washington, Adalet 3: Son / The Equalizer 3 için İtalya’da bir Napoli kasabasını seçmişler. Bölgenin kültürel, tarihsel, geleneksel renklerinin seyredeni sarıp sarmaladığı, ancak diğer bir yüzüyle de korkunç suç organizasyonunun şiddetiyle irkilten hikâyede, McCall’un hükmü ve infazları devreye giriyor. Çünkü, mafyayı ve yozlaşmayı yok etmek imkansızdır; fakat bu belaları bir kasabadan kovmak olasıdır.
Sertlikten hiç taviz vermeyen bir film. Çekici olan tarafı, yüksek şiddetin karşısına dayanışmayı ve duygusal gerçekliği koyması.
Eskilerin kimi oyuncular için bir tanımlaması vardı: “Perdeyi dolduruyor”. Örneğin Kadir İnanır için sık kullanılırdı. Göründüğü anda gözünüzü ayıramazdınız. İşte Denzel Washington tam da böyle. Karakterini o denli sağlam inşa ediyor ki, ona güveniyor ve güvendiğiniz için de adaletine inanıyorsunuz.
"Hazır Formüle Abartılı Tanıtım Sosu"
Bazen birilerinin tesadüfen ya da bilinçli ittirmesiyle, eski deyimle fısıltı gazetesi, günümüzde ise neredeyse en itici iki sözcük haline getirilen sosyal medya çalıştırılarak duyularımıza bombardıman başlatılıyor: “Bak bu film çok başarılı, aman kaçırma, seyretmezsen ve hakkında fikir sahibi olmazsan eksik kalırsın vs. vs.” Oysa seyrettiğiniz, gündemde olan Konuş Benimle / Talk to Me gibi ortalama bir korku filmidir mesela. Hani abartanlara sorsanız, yüzlerce benzerinden biri Uzun Süredir Ölü / Long Time Dead'i (2002) kimse anımsamaz. Hatta yine büyük bir ‘satış’ operasyonunun yapıldığı, 2014’teki Peşimdeki Şeytan / It Follows'u da çoğu kişinin unuttuğundan eminim.
Formül belli: Öncelikle süper kahraman hikâyelerinin de kökten kurtarıcısı olan ebeveyn-evlat ilişkilerindeki çatışma sahaları, fakat en sarsıcı özel alan olan kayıp ve yas süreci. Bu süreç içinde her tür uça savrulabilecek bir ergen karakter ile arkadaşları, cesaretleriyle, tehlikeli, giderek ölümcül olacak oyunları oynamaktan çekinmeyeceklerdir. Gerçeküstü korku hikâyelerinde çıkış noktası bulmak kolaydır. Mumyalanmış bir el ile iletişim kurup, açtığı kapıdan “Ruhlar Bölgesi”ne girerseniz, sonsuz malzeme elinizin altında.
Has korku filmlerinin atmosfer etkisi ve bir Alacakaranlık Kuşağıbölümünde anlatılacak kıvamdaki öyküye şaşırtıcı zekâ katmanları yerleştirmek, kimin umurunda
Konuş Benimle, kırılan kafa kemiklerinin sesleriyle irkilterek ya da sert bir prolog sunarak etkiyi artırıyor... Gerilimi yer yer canlı tutmasını biliyor. Fakat, satış uğruna olağanüstü bir keşifmiş gibi pompalanması, türün yıllara direnen çarpıcı filmlerine karşı had bilmezlik oluyor.
Ayrıca...
Mersinefil Derneği; Sen Ben Lenin’i, yönetmeni Tufan Taştan ve yapımcısı Zeynep Ünal’la konuştu.
Katkılarından dolayı Ali Ulvi Uyanık, Aytaç Kara, Ozancan Demirışık, Zeynep Şima ve MUBI Türkiye’ye teşekkür ederiz.
Bağımsız yayıncılığa destek olmak isterseniz 10 TL, 25 TL, 50 TL, 75 TL, 100 TL ya da 500 TL karşılığında Dijital Teşekkür Kartları alabilir ve dilerseniz sevdiklerinize hediye olarak gönderebilirsiniz.