Merhaba,
Geçtiğimiz hafta Altın Portakal’da yaşanan üzücü gelişmeleri takip ederek geçti. Seyirci kalmaktan başka hiçbir şey yapamadık ve festival bilinmeyen bir tarihe ertelendi.
İstanbul Sinema Müzesi, Star Wars temalı kapsamlı bir sergi açtı. Galaksinin Fanları Sergisi, 40 yıl boyunca hayranlar tarafından tasarlanan 600’den fazla parçayı barındırıyor ve 1 Şubat 2024’e kadar açık kalacak. 2024’te bir yazım hatası mı var diye düşündük bir an ama yok, 88 gün sonra takvimler 2024’ü gösterecek, zaman uçup gitmeyi sürdürüyor.
Ülkemizde Mavi Ay ismiyle bilinen ve Bruce Willis’le Cybill Shepherd’ın başrolleri paylaştığı 80’ler dizisi Moonlighting’in 66 bölümünün tamamı 10 Ekim’den itibaren Hulu’da izlenebilecek. Her bölümünün orijinal kopyalarından HD formatında restore edildiği söylenen efsane, bakalım Disney+ sayesinde bize de uğrayacak mı?
Haftaya görüşmek dileğiyle.
MUBI
Öneri programımız kapsamında bir arkadaşını bültenimize abone yapan herkese bir aylık MUBI üyeliği hediye ediyoruz. Bu bağlantıdan abone olduğuna emin olduktan sonra bilgilerini bize iletin ve üyelik kazanın.
06 Ekim: Ira Sacs’ın bifobi tetikleyici son filmi Pasajlar / Passages, Ben Whishaw’la mutlu bir birlikteliği varken Adèle Exarchopoulos’la tanışıp âşık olan Franz Rogowski’nin acılarını (!) anlatıyor. Evet, film “Allah başka dert vermesin” türünde. Şaka bir yana, modern dünyanın aydınlık insanları arasında geçen taş gibi bir dram izleyeceğiz. 2300’lü yıllarda yerli bir uyarlaması da yapılabilir gibi geldi, ne dersiniz?
Disney+
06 Ekim: Loki’nin ilk sezonunun ilk bölümü, Marvel Stüdyoları’nın Disney+ için hazırladığı içerikler arasında ABD’de en çok izlenen prömiyer olmuş ve dizinin ilk sezonu, 5,23 milyar dakikayla en çok izlenen Marvel-Disney dizisi olarak kayıtlara geçmişti.
MCU’nun beyazperdeden beyazcama transfer olan üçüncü projesi olan Loki’de abisinin gölgesinde kalmaktan sıkılan Fesatlık Tanrısı’nın (God of Mischief) Avengers: Endgame’in sonrası bir zaman diliminde yaptıklarını izlemiştik.
Loki, yarın ikinci sezonuyla dönüyor, yeni bölümler cuma günleri ekrana gelecek.
BluTV
06 Ekim: Görsele bakıp hemen heyecanlanmayın, ikinci sezona daha çok var. Sevdikleri dizileri tekrar tekrar izlemeyi sevenlere sadece bu haberimiz. House of the Dragon’ın TOD’daki bir yıllık lisansı doldu ve birinci sezon artık sadece BluTV’de yayınlanacak. Ancak TOD aboneleri merak etmesin, ikinci sezon ve sonraki tüm yeni bölümler, HBO ya da Max Türkiye pazarına girmediği sürece yayınlandıktan sonraki bir yıl boyunca sadece TOD’a özel kalmaya devam edecekler.
Prime Video
Prime Video normalde TOD’un alması beklenen iki adet vizyon filmini kataloğuna ekledi.
Her sahnesi başka bir filme benzeyen kıyamet sonrası bilimkurgu Vesper, özgünlükten fersah fersah uzak olmasına karşın olumlu eleştirilerle anılıyor.
İki milyon dolar değerinde bir zümrütle uçağa binen çiftin başına gelenleri anlatan gizemli gerilim Uçuş 811’de Burcu Kara, Emre Karayel ve Yosi Mizrahi rol alıyor. Kulağa ilginç gelse de fragman deneyimsiz bir yönetmenliğin işaretlerini taşıyor, o yüzden izleyip izlememe konusunda kararsızız.
Netflix
05 Ekim: Lupin, üçüncü kısım yayına giriyor.
05 Ekim: Yeme bozukluğu nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kalan bir kız, yedi ay sonra okuluna döner ve kaçırdığı hayata tutunmaya çalışır. Everything Now, yeni bir gençlik dizisi.
06 Ekim: Bir grup insan özel bir davetle bir tekneye gelir, birisi ölür ve cinayeti araştırılmaya başlanır. Carmen Posadas’ın romanından uyarladığı söylenen Ölümcül Davet / Invitación a un asesinato, feci halde Agatha Christie’yi andırıyor ve zaten karakterlerden birinin ismi Agatha.
06 Ekim: Sert bir koruma, en yakın arkadaşının ölümünden sorumlu tuttuğu kişilerden intikam almaya çalışıyor. Balerin / Ballerina, Güney Kore yapımı bir aksiyon filmi.
06 Ekim: Kıyasıya rekabetin yaşandığı bir finans şirketinde çalışanların ilişkiye girmesi yasaktır ancak Emily ve Luke bu kuralı yıkar hatta evlenmeye karar verir. İlişkilerini herkese açmadan önce Emily terfi alır, bu da sevgililerin arasını bozar. Fair Play, bu yıl Sundance’te Büyük Jüri Ödülü için yarışmış sürükleyici bir iş.
11 Ekim: 1970’li yıllarda kasaba kasaba gezip yanlarında götürdükleri filmleri hem gösteren hem de canlı dublaj yapan bir ekibin dokunaklı yolculuğunu anlatan Tayland menşeli Bir Zamanların Yıldızı / Mon Rak Nak Pak, sinema sevgisiyle dolu tatlı bir film.
Ve Şimdi Haberler!
Winning Time: The Rise of the Lakers Dynasty, iki sezonun ardından iptal edildi.
Jodie Foster’ın başrolde olduğu, Issa López’in yazıp yönettiği True Detective: Night Country 14 Ocak 21.00’de HBO’da prömiyer yapacak ve altı bölüm sürecek.
Dünyanın en büyük dijital platformları, sektörün ilk koalisyonu olan Akış İnovasyon İttifakı’nı (SIA) kurmak için bir araya geliyor. Yönetim kurulunda Netflix, Paramount+, Max, Peacock ve Disney’den temsilciler bulunacak.
İçinde Yaşamak İstediğim…
Sevdiğimiz isimlere “içinde yaşamak istedikleri film ya da diziyi” sormaya devam ediyoruz. 65. konuğumuz Ekin İlkbağ, seçtiği filmse Çikolata / Chocolat (2000).
İçinde yaşamak isteyeceğim filmi düşünmeye başladığımdan beri aklımdan yüzlercesi geçmesine rağmen, kendimi dünyasına iliştirebildiğim film sanırım hâlâ aynı; Lasse Hallström’dan Chocolat. Rachel Portman’ın müzikleri eşliğinde usulca içerisine ışınlanmak istediğim Chocolat, bana göre tutkunun, hazların ve değişimi yaratanlar ile değişime direnemeyenlerin hikâyesi.
Film, Juliette Binoche’un hayat verdiği genç bir kadın olan Vianne karakterinin, kızı Anouk ile beraber küçük bir Fransız kasabasına gelerek açtığı çikolata dükkanının, tutucu kasaba halkında ve baskıcı yerel yönetimde yarattığı tedirginlik ile başlıyor. Kutsal perhiz döneminde açtığı çikolata dükkânı ile buradaki otoriteler için tehdit oluşturan Vianne, güçlü duruşunun ve ördüğü kadın dayanışmasının yanında bu ataerkil ve baskıcı kasabayı, içinde yaşayanlarla beraber değiştirip, özgürleştiriyor, üstelik bunu çikolata ile yapıyor!
Evde yeterli çikolata stoğunuz varsa ve azıcık mutsuzsanız, sizden pek de bir şey beklemeden iyi hissettiren bu filmde bir yerim olsaydı, sanırım bu hikâyede yine çocuk olmak ister, tüm gün annemin yaptığı çikolatalar ile hemhal olurken, dükkâna gelen insanların hikâyelerini dinleyip, kaçınılmaz değişimi bir köşeden izlemek isterdim; zira böyle bir anne-kız hikâyesinde Binoche’un kızı olmak ve sadece onunla şehir şehir gezmek de kulağa çok keyifli geliyor.
İnsan ve değişim; bu iki kelimenin yan yana gelmesi beni hep çok heyecanlandırdığı gibi, uzun bir süre daha üretmek istediğim işlerde ilgileneceğim bir mesele olacağını hissediyorum. Sanırım bu yüzden, mücadeleden çok da azade olmadığı gibi, zamanla örülen dayanışma ve açığa çıkmasına izin verilen tutkular ile, tüm fırtınalara biraz da hayatla dalga geçerek göğüs geren bu tatlı hikâyeye kendimi iliştirmek istedim.
Vizyonda Ne İzlesem?
✝️ Exorcist: İnançlı / The Exorcist: Believer: Son beş yılını Halloween serisine yeni bir üçleme kazandırmaya harcayan David Gordon Green, şimdi de Exorcist evrenine girişti. Kimsenin ihtiyacı olmayan filmler, boşa giden bir kariyer.
🪦 Kent Mezarlığında Sızıntı: David Gordon Green yapar da Umut Burçin Gülseçgin durur mu, o da yapıştırmış bir korku filmi.
🦄 Masal Zamanı 2 “Sihirli Kapı”: Azıcık izlenmiş her çocuk filminin elbet devamı gelecektir.
🤡 Jester: İntikam Gecesi / The Jester: Fragmanında “Blair Cadısı / The Blair Witch Project’in yönetmeninden” yazsa da aslında Eduardo Sánchez, bu filmin yapımcıların biri, yazarı ya da yönetmeni değil. Cadılar Bayramı gecesi, doğaüstü güçleri olan ve palyaço gibi giyinip önüne geleni öldüren bir katil anlatılıyor.
👰🏻 Roza: Belçim Bilgin, Burak Sevinç ve Fikret Kuşkan’ın rol aldığı, töre cinayeti konulu film, Hamit İzol’un aynı adlı romanından uyarlanmış. Büyük bir reklam kampanyasıyla tanıtılıyor, bakalım gişede ne yapacak.
🔫 Tetikçi / Freelance: John Cena’lı komedi aksiyonun yönetmenini 96 Saat / Taken’dan tanıyoruz.
🎲 Hep Yek – Düğün: Geçen hafta da bir filmi vizyona giren Bilal Kalyoncu, yakında “haftanın Bilal Kalyoncu filmi” şeklinde takılmamıza olanak verecek sıklıkta film çekmeyi sürdürüyor.
🦜 Bursa Bülbülü: Disney+’ın eline yüzüne bulaştırdığı “yerli stratejisi”, neredeyse tüm içeriklerin platformdan kaldırılmasıyla sonuçlanmıştı. Bursa Bülbülü, kafesi açılan ilk kuş oldu.
⚰️ Hazep: 90 saniyelik fragmanının 20 saniyesini şirket isimlerine ayıran bir korku filmi daha.
Ali Ulvi’den Vizyon Notları
“Bir Kadın Daha Öldürüldü!”
Geçen yıl yayımlanan BM raporuna göre, dünyada her saat 5’ten fazla kadın ya da kız çocuğu yakınları tarafından öldürülüyor! Yani siz bu e-bülteni okuyana dek büyük bir ihtimalle bir kadın daha cinayete kurban gidecek!
Problemin bin bir tane nedeni ve çözüm yolu var. Tartışılıyor, toplantılar-protestolar yapılıyor, önlemler alınıyor… Nafile! İnsan türündeki ezici çoğunlukla erkeklerin yaratılışı, daha çok yok etme üzerine programlanmış. Kadınlar bedenlerinden can üretirken, erkekler can alıyor. Ülkemizde de çok kolay öldürmek. Aşiret yasaları, namus bahaneleri, töre alışkanlıkları… Bahane çok. Bir sinema filmi bu yanlışlığı haykırıp yüzümüze tokat gibi çarpmak istiyorsa, gerçekten de bizi şoke etmeli. Filmden çıktıktan sonra kendimize gelmemiz zaman almalı. Eğer melodram tuzaklarına yakalanır da ağlatıya çok prim verirse, bir televizyon haberi kadar etkisi olur. Üzülür geçeriz.
Roza maalesef böyle bir film; fırsatı kaçırmış. Ekmek parası için Mersin’e göçen üç çocuklu Güneydoğulu ailenin büyük kızının, tamamıyla bir kötülük sonucu akrabaları tarafından katledilmesinin hikâyesi, kız kardeşinin bakış açısıyla anlatılmak istenmiş. Sürpriz yok; ablasının öldürüldüğünü, okuyup avukat çıkmış Roza, filmin başında söylüyor. Sonrası ise bir tür Yeşilçam anlatısına benzer gelişiyor. Oysa kötücüllerin annesi de dâhil, diğer kadınların iç dünyaları üzerinden, sonuç değişmese de farklı bir inceleme yapılabilse, belki bambaşka bir filmle sersemleyebilirdik.
Tüm kadın cinayetlerinde ilgimi çeken, hemcinslerin, dolaylı olarak, tabii ki istemeden bu ölümlere yaptıkları katkılardır. Cesaretsiz, sinik, sessiz kalan, bazen de onaylayan, aile üyesi diğer kadınlar gibi. Bu öyküde baba cinayeti engellemek için sonuna dek çırpınıyor; anne ise bir şey yapamıyor… Yani Roza bir roman uyarlaması olsa da karakterler geliştirilmeye gayet müsaitmiş.
Günün moda tartışmasına atıfta bulunarak söyleyelim: Daha provokatif filmlere ihtiyacımız var! Yoksa ağlayarak bir yere varamıyoruz.
Ayrıca...
İngilizce bilmek şartıyla YouTube’da yüzlerce film nasıl ücretsiz izlenir?
Katkılarından dolayı Ali Ulvi Uyanık, Ekin İlkbağ, Ozancan Demirışık ve MUBI Türkiye’ye teşekkür ederiz.
Bağımsız yayıncılığa destek olmak isterseniz 10 TL, 25 TL, 50 TL, 75 TL, 100 TL ya da 500 TL karşılığında Dijital Teşekkür Kartları alabilir ve dilerseniz sevdiklerinize hediye olarak gönderebilirsiniz.