Merhaba,
Yeni yıl kararları nasıl gidiyor? Daha çok kitap, daha az ekran süresi, spor, yemek, toksik insanlardan uzaklaşma, iş-özel hayat dengesi… Üç haftanın sonunda umarız en azından kendinizi iyi hissedeceğiniz kadarına sadık kalabilmişsinizdir.
Ocak ayı bitmeden aklımızda kalan 2023 yapımı filmleri bitirmeye çalışıyoruz, bir yandan da dumanı üstünde 2024 çıkışlılar iştah kabartmaya başladı. Asla galip gelemeyeceğimiz bu “her şeye yetişme” sınavında vaktinizi en iyi şekilde kullanmanız için rehberiniz hemen aşağıda.
Haftaya görüşmek dileğiyle.
Geçen Hafta Ne İzlendi?
Bu Hafta Ne İzlesem?’in 185. sayısında okuyucularımız en çok Kenneth Branagh’a Orijinal Senaryo dalında Oscar kazandıran 2021 yapımı Belfast’a ilgi gösterdi. Bu şaşırtıcı tercihi saymazsak Kevin Hart aksiyonu Uçuk Bir İş / Lift beklendiği üzere en çok ilgiyi çekti.
Belfast – Netflix
Uçuk Bir İş / Lift – Netflix
Pembe Eldiven – BluTV
Sonic Prime – Netflix
TOD
Yayında: Gizemli bir yolcuya sürücülük yapmak zorunda kalan adam, kendini bir kedi fare oyununda bulur. Nicolas Cage ve Joel Kinnaman’ın başrolleri paylaştığı Şeytana Sempati / Sympathy for the Devil, aksiyon sevenleri bekliyor.
Yayında: Milton adlı adam Pennsylvania’nın batısındaki küçük bir kasabada sakin ve rutin bir hayat yaşarken bir UFO, içindeki uzaylı yolcuyla birlikte arka bahçesine düşer. İçinizi ısıtacak bilimkurgu Jules’un başrolünde Ben Kingsley var.
Yayında: 2020 Ukrayna yapımı, 1800’lerde geçen Amerika özentisi komedi aksiyon Yenilmez Üçler / Once Upon a Time in Ukraine, 26 Mayıs’ta ülkemizde vizyona girmişti.
Yayında: Dünyanın sonuna tanık olduktan sonra zamanı yeniden yaşamaya başlayan George’un hikâyesini anlatan BAFTA ödüllü The Lazarus Project, ikinci sezonuyla döndü.
Yayında: Penscola’dan Mississippi’ye, Louisiana’dan Texas’a uzanan geniş bir coğrafyada, “Kral” lakaplı özel ajan Dwayne Pride önderliğinde, askeri personelin karıştığı suçları çözmek için zamana karşı yarışan bir ekibin maceralarını anlatan NCIS: New Orleans, dördüncü sezonuyla yayında.
Yayında: Tüm zamanların en başarılı danışmanlık şirketlerinden birinin kurucusu, psikoloji ve son teknolojiyi kullanarak davalara damgasını vuran TV ünlüsü Dr. Phil’in kariyerinin ilk yıllarından esinlenen hukuk draması Bull, üçüncü sezonunun ilk on bölümüyle platformdaki yerini aldı. 26 Mayıs 2022’de sona eren dizinin tamamı 6 sezon ve 125 bölüm.
MUBI
Öneri programımız kapsamında bir arkadaşını bültenimize abone yapan herkese bir aylık MUBI üyeliği hediye ediyoruz. Bu bağlantıdan abone olduğuna emin olduktan sonra bilgilerini bize iletin ve üyelik kazanın.
19 Ocak: Finlandiyalı usta Aki Kaurismäki’nin 24 filmlik retrospektifini yayınlayan MUBI, şimdi de 2023 Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü kazanan aşk öyküsü Sararmış Yapraklar / Kuolleet lehdet’i gösterime sunuyor.
19 Ocak: Amaçsızca savrulan Manon, özel performanslar sunan bir striptiz kulübünde işe girer ve orada çalışan, oyuncu olmayı hedefleyen Mia’ya âşık olur. My Sole Desire / À mon seul désir, iki kadının ilişkisine odaklanan erotik bir dram.
24 Ocak: Selim Demirdelen’in tek sinema filmi, işlevsiz aile dramı Kavşak; 2010’da ülkemizin üç büyük Anadolu festivalinden (Adana, Antalya, Ankara) ve SİYAD’dan ödüller kazanmıştı. Ne üzücü ki 14 sene geçti, Demirdelen tek filmlik yönetmenlerden biri olarak kaldı.
Haftanın diğer filmleriyse şöyle:
19 Ocak: Agnès Varda’ya Göre Jane Birkin / Jane B. par Agnès V. – Agnès Varda
19 Ocak: The Green Perfume / Le parfum vert – Nicolas Pariser
19 Ocak: Junkyard Dog / Chien de la casse – Jean-Baptiste Durand
21 Ocak: Yanlış / Wrong – Quentin Dupieux
24 Ocak: Hayatımın 6882 Numaralı Sahnesi / Scen Nr: 6882 Ur Mitt Liv – Ruben Östlund
Netflix
18 Ocak: Netflix’in bu haftaki yıldızı, Çağatay Ulusoy’un rol aldığı, Yağmur ve Durul Taylan imzalı Kübra. Afşin Kum’un aynı adlı romanından uyarlanan dizinin başkarakteri Gökhan; İstanbul’un arka mahallelerinin birinde yaşayan, hayatının aşkıyla evlenmek için yaşamını yoluna koymaya çalışan sıradan bir genç. Üyesi olduğu sanal bir uygulamada, Kübra isimli hesaptan gelen bir mesajla hayatı değişmeye başlayan Gökhan, sonunda kendisini “karanlık ve aydınlığın savaşı” olarak gördüğü bir mücadelenin tarafı olarak bulur.
18 Ocak: Suudi Arabistan yapımı Yangın Yeri / From the Ashes, bir kız okulunda çıkan gizemli yangın ve sonrasında yaşananları konu ediyor.
19 Ocak: Emmy ödüllü reality programı Love on the Spectrum, ikinci sezonuyla dönüyor.
19 Ocak: Kızının velayetini kaybetmemek için bir saat içinde bir yere yetişmesi gereken dövüşçü adam, aynı saatlerdeki maça çıkmadığı için birçok kişinin hedefi haline gelir ve onun için büyük bir mücadele başlar. 60 Dakika / 60 Minuten, Alman yapımı bir aksiyon filmi.
19 Ocak: Bir gün bana bir miras kaldığını öğrensem de hayatım değişse diye hayal kurduğunuz olur mu? Böylesini istemezsiniz sanırız. Kore yapımı gerilim dizisi The Bequeathed, hiç tanımadığı amcasından bir mezarlık miras edinen kadının, kendisini bir dizi cinayet ve karanlık sırrın ortasında buluşunu anlatıyor. Arkasında Zombi Ekspresi / Busanhaeng’in yönetmeni var desek tamamdır herhalde?
24 Ocak: Queer Eye, 8. sezonuyla dönüyor.
Le Cinéma Club
Fransız sinemacı Agnès Varda’ya olan ilgi sürüyor. Yakın zamanda restore edilen dört dakikalık Pier Paolo Pasolini – Agnès Varda – New York – 1967 adlı eser, onun İtalyan usta Pier Paolo Pasolini ile yaptığı sohbeti içeriyor. Varda ve Pasolini’nin 4. New York Film Festivali’ne katılımı vesilesiyle çekilen bu kısa film, iki dostun kendileri için önemli olan filmler, politika ve estetik gibi konular hakkında konuşmaları üzerine kurulu.
Disney+
1850’lerin Avustralya’sında geçen Hulu yapımı The Artful Dodger, Charles Dickens’ın ünlü hırsız prensi Dodger’ın artık bir cerrah olmasına rağmen suça olan eğiliminden vazgeçememesini ve yaşadığı ikili hayatı konu ediyor.
IMDb Pro
16 Ocak Salı günü sahiplerini bulan 75. Primetime Emmy Ödülleri’nde en çok adaylık alan yapımlar ve hangi platformdan izlenebileceklerinin listesi.
Ve Şimdi Haberler!
The Good Doctor yedinci sezonuyla ekranlara veda edecek.
The Zone of Interest’in senaryosunu okumak ister misiniz?
Vizyonda Ne İzlesem?
🎤 Queen Rock Montreal: Queen’in 1981 tarihli Montreal konserinin restore edilmiş görüntüleri bir haftalığına IMAX perdelerinde izleyiciyle buluşuyor.
🤰🏻 Lohusa: Gupse Özay’ın yeni filmi, isminden beklediğiniz tüm şakaları yapıyor.
🐤 Ördeklerin Göçü / Migration: Çocuklara yönelik ortalama bir animasyon.
🥷🏻 Kardeş Takımı: Ailesinin ajan olduğunu öğrenen çocuklarla ilgili, düşük yaş grubuna yönelik bir yerli komedi.
🦋 Animal Kingdom / Le règne animal: Adèle Exarchopoulos ve Romain Duris’li yapım, bazı insanların mutasyona uğrayarak hayvana dönüştüğü bir dünyada geçiyor ve dönüşüm geçiren annesini bulmaya çalışan bir gençle babasına odaklanıyor. Olumlu eleştiriler almış, haftanın en ilgi çekici vizyon filmi.
👶🏻 Afacanlar Kampta: 2021 yapımı Afacanlar: İş Başa Düştü’nün devamı.
Ali Ulvi’den Vizyon Notları
“Hepimiz Biriz Aslında!”
Hepimiz mikroorganizmalardan mı türedik? Bilemiyoruz. Evrim muhtemelen 3,5 milyar yıldır devam ediyor… Bugün bilinen besin zinciri tablosunun en üstünde ise insan var. Fakat günümüzde bu insan tanımı, parayı ve ateş gücünü elinde tutan azınlık olarak değişti. Yani ‘tüm farklılıklarımızla bir arada yaşamalıyız’ lafı koca bir palavradan ibaret. Güçlü değilsen iki seçenek var: Ya egemenlere hizmet edecek, onlar ne buyurursa öyle olacaksın ya da diplere itileceksin!
Bir yönetmenin, eserinin her zerresine nasıl hâkim olduğunun örneği Hayvan Krallığı / Le règne animal’ı seyrederken, girişte bahsettiğim gerçekler kafama bir kez daha dank etti. Kimi insanların sebebi bilinmeyen bir mutasyonla hayvanlara dönüşmeye başlaması, kuşkusuz, benzer temalı ve genelde çılgın biliminsanlarının Tanrı’yı taklit etmelerini anlatan bazı filmleri akla getiriyor. Fakat karşımızdaki, bilimkurguya yakın unsurlarını son derece hakiki biçimde yansıtan, çok sağlam bir film.
Ortak senaryo yazarı da olan yönetmen Thomas Cailley, merkeze oturttuğu baba-oğul ilişkisiyle, hayvanlarla benzerliklerimiz ve bize özgü hassasiyetleri incelemiş. Bu ikili, mutasyon sürecine giren ve bir tedavi-deney merkezine kapatılmak üzereyken diğer ‘hastalarla’ kaçıp ormana gizlenen eşi / anneyi ararken, kendileri zorlu bir sınava giriyor. Ergen oğul Émile, ormanda saklananlarla temas ettikçe, kendi benliğini de keşfetmeye başlıyor. İnsanoğlunun gerçek özüne doğru bir yolculuğa başlıyor ki, işte o noktada nobranlık, tahammülsüzlük, şiddet yanlılığı devreye giriyor.
Medeniyet ve gelecek üzerine tartışmamıza kapılar açan katmanlı film, organik makyaj etkileri, nabzı hızlandıran kurgusu, hayvana dönüşme sürecindekilerin tepkilerini / duygularını bire bir algılamamızı sağlayan ses tasarımları, özellikle yeşilin tonlarını yakalayan capcanlı görüntüleri ve öykünün ruhunu aktaran müziğiyle dört dörtlük. Bir de Émile’i oynayan 22 yaşındaki Paul Kircher var ki, seyredeni ilk dakikalardan itibaren etkiliyor.
Geçmişte Ne izledik? -9-
Atlas 1948 Sineması’na gidenlerin çoğu, alt kattaki pasajı da gezerler. İşte o pasaj ilk halinin parteri yani yerdeki kısmıydı (tarifede ‘koltuk’ diye geçerdi). Günümüzdeki Atlas’ın salonu ise eskisinin balkonuydu. Bugünkü salonun üst yanlarındaki balkonlar ise ikinci balkonlardı. Yani dev perdesiyle, işte bu denli büyük bir sinemaydı. Çok şanslıyım ki, bu kocaman salonda çok film seyrettim.
Düşünün ki, bazı günlerde-seanslarda tüm sinema tıklım tıklım dolardı. Kapalı gişe oynayan filmlerden biri olan 1976 yapımı Yaşamak Çabası / Survive!, 1977 kışında çok merak uyandırmıştı. Çünkü 1972 yılında Uruguaylı kolej ragbi takımını taşıyan çift pervaneli uçağın And Dağları’nda düşmesi ve yaklaşık iki buçuk ay sonra kurtulanlar olduğunun ortaya çıkması haberleri, tüm dünyada yankı bulmuştu. Kazadan dört yıl sonra çekilen, İspanyolca adı Supervivientes de los Andes (And Dağları’nda Sağ Kalanlar) olan Meksika yapımı bu filmin dağıtımını Paramount üstlenmiş ve böylece birçok ülkede yaygın biçimde gösterime girmesi sağlanmıştı.
1993’teki Alive ve bugünlerde çok konuşulan 2023 filmi Kar Kardeşliği / La sociedad de la nieve ile kaza ve sonrasının sinema için cazip olduğunu görüyoruz. Sağ kalmayı başaranların çarpıcı öyküsünü hiç bilmeyenler için sürpriz bozan vermek istemiyorum. Ancak, ilk filmin, o tarihte birçok seyirciyi ürperten bir sahneye yer verdiğini belirtmek isterim. Üç film arasındaki teknolojik farklar bir yana, henüz hayatta kalanların dramı küllenmemişken çekilen Yaşamak Çabası / Survive!’ın nasıl cesur olduğunu seyredenler anlayacaktır. Atlas’ın perdesinde tanık olduğum, hayatta kalma içgüdüsünün bu nadir örneğini asla unutamam.
Ayrıca...
Özen Film’in YouTube kanalı, muhtemelen kimsenin izlemek istemeyeceği 10 filme ev sahipliği yapıyor. “Ne kadar boş vaktiniz var” testi gibi.
Katkılarından dolayı Ali Ulvi Uyanık, Ozancan Demirışık, Zeynep Şima ve MUBI Türkiye’ye teşekkür ederiz.
Bağımsız yayıncılığa destek olmak isterseniz 10 TL, 25 TL, 50 TL, 75 TL, 100 TL ya da 500 TL karşılığında Dijital Teşekkür Kartları alabilir ve dilerseniz sevdiklerinize hediye olarak gönderebilirsiniz.