Merhaba,
Geçen hafta kitap hediyemize o kadar yoğun bir talep oluştu ki tek tek cevap yazamadık. Ne yazık ki sadece ilk üç kişiye verebildik, keşke her isteyene birer tane gönderebilseydik.
Ocak 2022’de dağıtım şirketi The Match Factory’yi satın alan MUBI, şimdi de 1975 yılında kurulan, Amsterdam ve Brüksel’de ofisleri bulunan Cinéart’ın çoğunluk hissesini aldı. 190 ülkede 15 milyondan fazla üyesi bulunan MUBI, emin adımlarla büyümeye devam ediyor.
Yarın sabah, uzun süredir üzerinde çalıştığımız özel bir bülten paylaşacağız. E-posta kutunuzu kontrol etmeyi unutmayın.
Geçen Hafta Ne İzlendi?
Kısa filmler her zaman ilgi çekiyor. İyi bir yönetmenin yeni işi de öyle. İşte Bu Hafta Ne İzlesem? okuyucularının 189. sayımızda en çok ilgi gösterdiği beş içerik.
French Roast – YouTube
Kül – Netflix
One Day – Netflix
Takip / The Rover – MUBI
TOD
🔫 Halo döndü. İkinci sezon bölümleri cuma günleri platforma ekleniyor.
🏃🏽 Quantum Leap, ikinci sezonun yeni bölümleriyle ABD’den 48 saat sonra her perşembe TOD’da yayınlanıyor.
🥚 Yumurtalar Firarda: Afrika Macerası / Un rescate de huevitos: Meksika yapımı, 2005 tarihli Una película de huevos adlı animasyonun devamı.
🥇 Ren Altını / Rheingold: Fatih Akın’ın belki de Duvara Karşı’dan beri çektiği en iyi film, Kürt kökenli Alman rapçi Xatar’ın (Jivar Hacabi) biyografisi.
🇬🇧 Hırçın / Scrapper: Sundance’te Büyük Jüri Ödülü kazanan yapım, 12 yaşında hayalperest bir kız olan Georgie’nin Londra’daki yaşamını anlatıyor.
MUBI
Öneri programımız kapsamında bir arkadaşını bültenimize abone yapan herkese bir aylık MUBI üyeliği hediye ediyoruz. Bu bağlantıdan abone olduğuna emin olduktan sonra bilgilerini bize iletin ve üyelik kazanın.
Geçen haftayı birbirinden ilginç üçlü ilişki filmleriyle geçiren MUBI, bu hafta biraz soluklanıyor.
17 Şubat: 15 Eylül 2023’te ülkemizde vizyona giren Güvenli Bir Yer / Sigurno mjesto, 24 saatlik bir periyodu anlatan bir aile dramı. Locarno’dan ödüllü yapım, Hırvatistan’ın Oscar aday adayıydı.
18 Şubat: Joe Wright imzalı Kefaret / Atonement ile Aşk ve Gurur / Pride & Prejudice platforma ekleniyor.
21 Şubat: Neslihan Kültür’ün 57 dakikalık belgeseli Köşe Başı Beklerim, umumi bir tuvalette çalışan Hatice adlı kadının yaşamına odaklanıyor.
Netflix
Platform bu hafta büyük bir heyecan vadetmiyor.
15 Şubat: The Vince Staples Show, müzisyen olarak tanıdığımız ismi kurgusal bir karakter olarak ele alıyor.
15 Şubat: House of Ninjas, adalet savaşçısı Ninjalar saklandıkları yerden çıkıp günümüz Japonya’sında gizli bir şekilde hâlâ faaliyetlerini sürdürseydi ne olurdu sorusuna yanıt arıyor.
16 Şubat: Endonezya menşeli stand-up gösterisi Comedy Chaos, üçüncü sezonuyla dönüyor.
16 Şubat: Einstein ve Atom Bombası / Einstein and the Bomb, Oppenheimer izleyenleri Einstein’ın cephesinden bakmaya davet eden bir belgesel.
20 Şubat: Mike Epps: Ready to Sell Out, komedyenin dördüncü Netflix gösterisi.
IMDb Pro
2024’te izleyeceğimiz korku filmleri ve dizileri.
Le Cinéma Club
Meksikalı sinemacı Lila Avilés ile soru cevap.
Ve Şimdi Haberler...
Grey’s Anatomy, 20. sezonun konuk oyuncularını duyurdu. En son 14. sezonun sonunda Arizona Robbins olarak gördüğümüz Jessica Capshaw bir bölüm için diziye dönüyor. Arizona, kızı Sofia’nın her iki ebeveyniyle birlikte olabilmesi için New York’a taşınmıştı.
Goosebumps, Disney+’tan ikinci sezon onayı aldı.
Disney+’ta izlediğimiz ABC dizisi Abbott Elementary 4. sezon için yenilendi.
İçinde Yaşamak İstediğim…
Sevdiğimiz isimlere “içinde yaşamak istedikleri film ya da diziyi” sormaya devam ediyoruz. 70. konuğumuz Emre Eminoğlu, seçtiği diziyse Greek.
Sinema sevgimde, kişisel bağ kurabildiğim, kendimle ilişkilendirebildiğim filmlerin etkisi çok büyük. İçinde yaşamak istediğim film sorulduğunda çok zorlanmam da bundan: Zaten çok sevdiğim filmlerin birçoğunun, içinde yaşadığım hayatın bir yansıması olduğunu fark ediyorum. Geride kalanlarınsa acı bir şekilde, içinde yaşanmak istenmeyecek kadar karanlık, üzücü ya da esas karakterinin başına çok kötü şeyler gelen filmler olduğunu… Sinema benim için çok değerli fakat bu sorunun yanıtı sinemada değil. Neyse ki televizyon var. İmrenilecek, fantezisi kurulacak, “ya farklı olsaydı” ihtimallerini düşündürecek hayatları dizilerde buluyorum. Geçmişi özleyen, üniversite yıllarını sil baştan yaşamak isteyen biri olarak da bu sorunun cevabı çok net: Greek’in içinde yaşamak, kurgusal Cyprus Roads Üniversitesi’nin uzatmalı bir öğrencisi olmak istiyorum.
2007-2011 yılları arasında ABC Family kanalında yayınlanan bu gençlik dizisi, Cyprus Roads Üniversitesi’ndeki eski ve yeni öğrencilerin yaşamına, bilhassa da Greek sistemini oluşturan fraternity ve sorority evlerine odaklanıyordu. Ablası Casey’nin okuluna yeni gelen taze öğrenci Rusty, kişiliğinden oldukça uzak bir fraternity’ye dahil olmak için çırpınıp bunu bir şekilde başarıyordu. Dört sezon boyunca Cyprus Roads Üniversitesi’nin özellikle Kappa Tau Gamma (ΚΤΓ) ile Omega Chi Delta (ΩΧΔ) fraternity evlerine ve Zeta Beta Zeta (ZBZ) sorority evine üye öğrencilerin yaşamını izlemiştik. Bu yaşam hem üniversite yaşamının akademik zorluklarını ve kariyer ikilemlerini hem de alkol ve seks odaklı eğlence kültürünü kapsıyor, fraternity ve sorority’ler arasındaki rekabet bir yana, ailesinden ilk kez uzaklaşmış yüzlerce gencin kurduğu dostluklar sayesinde zorlukları nasıl aştığına, seçilmiş ailelerini nasıl kurduklarına tanık ettiriyordu.
Hayatımın en güzel yıllarından birkaçının Sabancı Üniversitesi yurtlarında değil de ABD’deki bu kurmaca üniversitenin fraternity evlerinden birinde geçtiğini düşlüyor, “Her şey ne kadar farklı olurdu…” diyorum. Greek’i izlerken yeri geldiğinde çömez Rusty ve arkadaşlarıyla, yeri geldiğinde mezuniyeti yaklaşmasına rağmen okulla ve topluluklarıyla kurdukları bağları koparmakta zorlanan üst sınıflarla özdeşleştirmiştim kendimi. Öte yandan Glee’nin meydanda olmadığı bir dönemde cinsel kimliğini kabullenmeyi ve cinselliğini özgürce yaşamayı başaran genç bir LGBTİ+ karaktere, Calvin’e geniş yer ayırmasıyla kendimi kabulleniş ve özgürleştiriş yolculuğumda önemli bir yeri olmuştu Greek’in ve dünyasının. Greek ve evleri bir Neverland, karakterleri birer Peter Pan hissi yaratıyordu. Ta ki üçüncü sezonun yirminci bölümü All Children… Grow Up (Tüm Çocuklar… Büyür.) üniversiteden sonra bir hayat olduğu ve herkesin büyümek zorunda olduğu gerçeğini izleyicinin yüzüne tokat gibi çarpana kadar…
Geçmişe, üniversiteye geri dönmeyi herkes ister. Ben bu isteğimi içinde yaşamak istediğim bir diziyle birleştirmeyi seçiyorum. Bugünkü bilincimle Neverland'e dönmek istiyorum. Sonra en sevdiğim müzikal Avenue Q’nun en sevdiğim şarkısı I Wish I Could Go Back to College (Keşke Üniversiteye Dönebilseydim) geliyor aklıma. Greek’in yaşattığı All Children… Grow Up şoku misali, şarkının da şu sözlerle bitmesi çok acı: But if I were to go back to college, / Think what a loser I'd be / I'd walk through the quad, and think "Oh my God…" / “…These kids are so much younger than me. (Ama eğer üniversiteye dönecek olsaydım / Nasıl bir ezik olurdum düşünsenize / Avluda yürürken “Aman Tanrım…” diye düşünürdüm / “… Bu çocukların hepsi benden çok küçük.”)
Vizyonda Ne İzlesem?
🎤 Bob Marley: One Love: Müzisyenin biyografisi.
🦻 Hatıran Yeter: İşitme engelli iki karakterin aşkını anne babalarının tanışmasından başlayarak anlatan, ağlatma odaklı bir melodram.
👑 Kral Şakir: Devler Uyandı: Her sene bir film yapmaya devam ediyorlar.
😹 C Takımı: Murat Akkoyunlu’nun başrolde olduğu bir komedi.
🕸️ Madame Web: Ölüme yakın bir deneyim yaşadıktan sonra geleceği görme yetisi kazanan sıradan bir kadının, gelecekte farklı süper kahramanlara evrilecek üç genç kadını, hayatlarını tehdit eden bir tehlikeden korumaya çalışması anlatılıyor. Dakota Johnson’ın rol aldığı yapım, Marvel filmlerine azalan ilgiyi tersine çevirebilecek mi bakalım.
😱 Nûfer: Düşük çözünürlüklü görsel efektlere abanmış bir yerli korku filmi daha.
🎨 Pigment: Haftanın yerli gerilim filmi.
🟡🔵 Zaferin Rengi: Abdullah Oğuz’un yeni filmi, işgal altındaki İstanbul’da Harington Kupası kapsamında Birleşik Krallık işgal kuvvetleri karma futbol takımına karşı zafer elde eden Fenerbahçe’yi konu ediyor. Milli duygular, dönem atmosferi, futbol ve aşk… Gişe için tüm tuşlara basılmış.
Ali Ulvi’den Vizyon Notları
“Annelerden Bulaşan Lanet (mi?)!”
Oscar 2024’te en iyi belgesel adayları arasında yer alan Dört Kız Kardeş / Les filles d'Olfa, annesinden ne görüp öğrendiyse dört kızına yansıtan Olfa’nın ve evlatlarının dramını işliyor. Anlatılan, Tunus’ta Arap Baharı’nın etkileriyle iki büyük kızının evden kaçması üzerine, diğer ikisine sımsıkı sarılan, kocasız, gelecekten beklentisi kalmamış bir kadının öyküsü.
Derisini Satan Adam / The Man Who Sold His Skin adlı, uluslararası dalda Oscar adayı olmuş ilginç filmiyle tanıdığımız Kaouther Ben Hania, belgesel başlığı altında değişik bir çalışmaya imza atmış. İki büyük kızı ve bazı trajik sahnelerde anneyi profesyonel oyuncular oynamış. Böylece oynayanlar ile gerçek kişiler arasındaki görüş alışverişleriyle / tartışmalarla dinamik bir yapı kurulmuş. Meseleler çeşitli: İki ablanın kaçma nedenleri, kadınlık hâlleri, evlilik trajikomikliği, erkeklerle ilişkiler, kızların geleneklerdeki yerleri, sosyolojik ve psikolojik baskılar vb.
Film, kısıtlı mekânlarda, yaratıcı kadrajlarla, ışığın, gölgelerin, renklerin dansı içinde, talihsiz hayatların bir dökümü olarak çekilmiş. Püf noktası, annelerden devralınan ya da bulaşan "lanet"in hangi kuşak tarafından tuzla buz edileceği, zincirlerin ne zaman kırılacağıdır. Sorun da sadece dinsel kuşatma değil, ekonomik problemlerdir, düpedüz yoksulluktur, dar bir çevrede yaşamaya çalışmaktır! Olfa ve kızlarının, benzer patriyarkal ve kapalı toplumlarda yaşayan kadınların büyük bölümünü temsil ettiklerini söyleyebiliriz.
Keşke Türkiye’deki her kadın bu filmi seyredebilse… Öyle yakınlık hissedecekler ki!
Ayrıca...
Kutlukhan Kutlu, Bu Film Hakkında Konuşmalıyız’ın yeni bölümünde Coen Kardeşler’in Kansız / Blood Simple’ını anlatıyor.
Katkılarından dolayı Ali Ulvi Uyanık, Emre Eminoğlu, Ozancan Demirışık ve MUBI Türkiye’ye teşekkür ederiz.
Bağımsız yayıncılığa destek olmak isterseniz 10 TL, 25 TL, 50 TL, 75 TL, 100 TL ya da 500 TL karşılığında Dijital Teşekkür Kartları alabilir ve dilerseniz sevdiklerinize hediye olarak gönderebilirsiniz.